
- İstatistikler: 0
- Yayınlandı: 14 Ocak 2019
Çocuğunuz tek başına oynamıyor mu?
Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar… Oyun terapisinin önde gelen isimlerinden Garry L. Landreth’in bu sözü çocuk oyun ilişkisi için en güzel ifadelerden biri. Oyun çocuğun doğduğu andan itibaren bu dünyayı algılama, tanıma ve onunla başa çıkma şekli. Psikolog Seda Boyacıoğlu ile başladığımız “Çocuk ve Oyun” yazı dizisinde ilk bölümümüz tek başına oyun. Bu yazıda çocuğunuzu tek başına oynamaya yönlendirecek öneriler bulacaksınız.
Tüm ebeveynlerin hayalidir tek başına vakit geçiren çocuk. Odasında oynayan, kitaplarına bakan ve bundan mutlu olan… Bunun sebebi ebeveynlerin kendilerine ve yapılacak diğer işlere daha çok vakit ayırmak istemeleridir. Bunların yanında da tek başına kalabilmek; ileriki yaşam için de önemli bir kapasiteye işaret eder. Birinin varlığı olmadan da sakinleşebilmenin, kendi başınayken oyalanacak aktiviteler bulmanın ve otokontrol sahibi olmanın da yolunu açar. Hayal diye başlamış olsa da yazı, bu durumu hayal olmaktan çıkaran bazı tüyolar var. Bu tüyoları vereceğim az sonra size. Bu noktada belirteyim ki tek başına kalmanın yaşlara göre süresinin bir önemi yok. Kıyas, en zorlayıcı deneyimdir anne-babalar için. Onu bir kenara koyup kendi hayatınızda neleri değiştirebileceğinize odaklanmanız sizi rahatlatır.
Öncelikle çocukların tek başına oyun kurmada durumsal olarak neden zorlandıklarına kısaca bir bakalım:
- Annesi ya da babasıyla gönülden bir ilişki içinde olacağı oyunu o gün henüz oynamamış olabilir, günlük bağ kurma ihtiyacını karşılama talebindedir,
- Paylaşım ihtiyacı olabilir. Sizden şefkat almak ya da o gün zorlandığı meseleyi oyunda çalışmak isteyebilir, elbette simgesel olarak. “Bugün okulda kendimi çok güçsüz hissettiğim anlar oldu, anne” demez de, oyun oynarken arabasını daha hızlı çarparak sizinkini devirmek ister ya da yastık savaşı yaparak öfkesinden kurtulmak.
Bu iki sebep oyun oynamanın öncelikli olarak bir ilişki kurma biçimi olduğunu gözler önüne serer. Herkes günün sonunda yemek masasında başına gelenleri yakınları ile paylaşınca rahatlar, bunu yapabiliyorsak –bunu yapabilmek de önemli bir beceri- ve bir dinleyicimiz varsa çok şanslıyız. Çocuklar bunu yapabilirler, tabi ki oyun yoluyla, biz de iyi bir dinleyici olup eşlik edebiliriz. Yalnız kalmanın yolu -hani yalnız oynamakla başlamıştık ya- beraber olabilmekten geçer burada da.
Tek başına oyun için tüyolar
- Dikkatini bölmeyin: Çocuklar çok küçük yaşlardan beri tek başlarına oyun oynayabilir. Bazen 1 dakika bazen 30 dakika. Bir bebek eline çıngırağını alır, sallar, sallar, ilgiyle bakar. O sırada annesi sevimlilik muskası bebeğine bakıp ona eşlik etmek ister, konuşur, başka çıngırak uzatır, şarkı söyler. Burada çok hoş bir ilişki kurma amacı olsa da çocuğun dikkati başka bir şeyin üzerindeyken müdahale etmemek gerektiğini söylemk gerekir. Çocuklar bir şeye dalmış oynuyorlarken bir bebeğe başka bir çıngırak uzatarak dikkatini bölmüş oluruz. O zaten dikkati dağıldığında sinyal verir. Ebeveynin şefkatle bezenmiş varlığı ile eşlik etmesi en güzel birlikteliklerdendir. Çocuklar büyüdükçe de oyuna daldıklarında seyirci kalmak, yanlarında sessizce eşlik etmek, eşlik etmek derken de sessizce izlemek yeterli. Çocuk bizi oyuna katmak istediğinde teklifini yapar ve biz bu sefer oynayarak eşlik ederiz. Biri kaliteli vakit geçirmek mi dedi!? Evet, kaliteli vakit geçirmeden bir kuple var burada…
- Oyunun yönetimi çocukta olsun: Bizim kültürümüzde çocuğa öğretici olmak amaçlı oyun oynarken sürekli bir müdahalede bulanan yetişkinin oyunun yönetimini aldığına sıklıkla rastlarız. Önemli olan yönetimi çocuğa bırakmaktır. O ihtiyaçlarını bilir, nasıl eğlenmek istediğini de. Bunu anlamak için oyun terapisti olmak gerekmez. Gözlemlemeye istekli olmak ve biraz deneme ile doğru yorumlamayı zamanla öğrenir yetişkinler. Öğrenmek dediğim de aslında içsel bir öğrenme, içinden geleni dinlemeyi öğrenir ebeveyn gözlemci kaldıkça.Mesela güreşmek eğlencelidir, buradaki şiddet de kabul edilebilir; güreş kuralları çerçevesindeki sertlik kabul edilebilirdir ancak güreşirken arada sert şekilde vuruyorsa çocuk buna sınır koyulabilir.
- Oyuncaklar düzenli ve kategorize edilmiş olmalıdır: Bir çocuk için işlemlemesi en zor şeylerden birisi karmaşadır. Karmaşa, çocuğun içinde de karmaşa yaratır ve bu küçük insanlar için başa çıkılması zor bir durumdur. Her şeyin kocaman bir kabın içinde doldurulduğu ve içinden tek tek oyuncak seçerek oynayabileceği bir oyuncak sunumundansa; konusuna göre tasnif edilmiş küçük kutularda olması çok fark yaratır. Mesela mutfak eşyaları ayrı bir yerde, legolar kapalı bir kutuda, tamir oyuncakları kendi kutusu içinde –genellikle aynı yerde- durunca istediğini seçmesini ve uzun vadede temaya göre oyun oynamasını kolaylaştırır çocuğun.
- Oyuncak sayısını kısıtlayın: Kategorize edilmiş olsa da bazen çok sayıda oyuncak göz önünde olduğunda seçmekte zorlanabilir çocuklar. Çocuğunuzu gözlemleyip ona göre karar verin. Bazı çocuklar için çok parçalı oyuncakların farklı kutularda olsa da yan yana durması oyun kurmasını engelleyebilir. Bu durumda oyuncakları rotasyona sokmak, yani ayda bir beraberce bazı oyuncakları kaldırıp yenilerini çıkarmak iyi olabilir. Diğer yöntem ise bu tip oyuncakların bir kısmını odasında bir kısmını da salonda tutmaktır.
- Yaşam alanı eşittir oyun alanı: Maria Montessori çocuğun oyuncaklarının sadece odasında değil evin yaşanılan odasında da olması gerektiğini belirtir. Bu çok yerinde bir tespittir. Siz günlük işlerinizi yaparken çocuk da kendi günlük işini yani oyun oynamayı yerine getirir.
- Televizyonu kapatın: Televizyon günlük yaşamın bir parçası haline gelmişse, mesela sürekli açıksa çocuk için dikkat dağıtıcıdır. Ekrandaki görsellerin hızlıca akışı çocuk için işlemlenemez bir veri akışıdır ve küçük çocuklarda konuşmada gerilik dahil olmak üzere birçok olumsuz etkide bulunurken büyük çocukların kendi başlarına oyalanma kapasitelerini düşürür.
- Gürültülü oyunlara yer açın: Koltuktan koltuğa atlamak, dans etmek, bol zıplamalı oyunlar oynamak gürültülü patırtılı oyun oynama ihtiyacı yüksek çocuk için günlük kotayı doldurmaya yardımcı olur. Böylece çocuk sonrasında daha kolay sakinleşir, rahatlar.
- Oyun kurun: Her konuda olduğu gibi bu konuda da çocuğa model olmak önemli. Oyuncakları ile oynamaya beraberce başlayabilirsiniz. Diğer yandan sadece oyunu kurup oynamasını kolaylaştırabilirsiniz. Örneğin, evcilik oyuncaklarını ve bebeklerini dizip sabah bu kurulu oyuna uyanması ya da okuldan sonra buz, pamuk, kutup hayvanları gibi parçaları plastik bir kutuda bir araya getirip basit bir kış temalı oyun kurmuş olmanız da tek başına oynaması için teşvik edici olur. Belki oyunun başında kutup ayılarını yüzdürüp penguenleri paytak paytak yürütüp önayak olmanız gerekebilir. Yapın J
- Oyunun amacı eğlenmektir: Oyun oynarken eğlenmeyi hedeflerse ebeveynler, kaliteli vakit geçirmenin üst mertebesine çocuğuyla beraber ulaşabilirler. Dans etmek, şarkı söylemek, zıplayarak odadan odaya gezmek, yeni katlanmış çoraplarla savaş yapmak, saklanmak gibi basit şeylerden zevk alıyorsanız bunları yapın. Oyun illa ki çok yaratıcı bir şekilde ve ideal koşullarda olmak zorunda değildir. Gelişine oynamak en güzeli.
- Yavrunuzun günlük anne-baba kotasını doldurun: Bu özellikle çalışan anne-babalar için zor gibi gelse de uzun vakitlerden bahsetmiyorum. Bazen çocuğunuzun pancake hamurunu tavaya dökmesine izin verip oluşan şekilleri hayvanlara benzeterek de yapılabilir.
- “Bir taşla iki kuş” oyunları oynayın: Pancake örneğindeki gibi günlük hayatı içeren oyunlar oynayın. Mesela siz yemek yaparken ona bir tencere, biraz pişmemiş makarna ve kaşık verseniz bir köşede temaya uygun kendi oyununu yaratabilir.
- Biraz sıkılmak iyidir: Psikologlar için bir insanın tek başına kalabilme kapasitesi değerlendirilmesi gereken önemli bir alandır, ebeveynler olarak çocuğumuza uygun oyun ve oyuncakları sunmanın yanı sıra sıkılmalarına imkan tanımak yani onları konfor alanından çıkarmak ve zorlamak önemlidir. Konfor alanından çıkmak gelişimin ilk adımıdır. Hem de kaç yaşında olursak olalım, hepimizin gelişmesi için zorlanması gerekmektedir.
Bu tavsiyeleri kendi yaşamınızın sınırları çerçevesinde, kendi kişisel yüklerinizle birlikte ele alın. Herkes farklı bir yaşamdan geliyor ve taşıdığı yükler farklı. O yüzden değişime atılan her adım artı hanesine yazılır. Tek başına oyun konusunda nerede olursanız olun her şey daha iyiye gidebilir. Sadece bu yazıyı okumanız bile önemli bir emek ve gelişim aşamasıdır.
Not: Yazar, bu makalede Donald Winnicott, Maria Montessori, Aletha Solter ve Lawrence Cohen’ın düşüncelerinden feyz alarak kendi düşüncelerini sizlere aktarmıştır.