Yükleniyor

Çocuğumu depreme nasıl hazırlarım?

Deprem konusunda ne kadar çok yazı okumuş olsam da benim için de “deprem” hâlâ ürkütücü bir mevzu bu. Çocuğumu depreme nasıl hazırlarım meselesi ise ayrı bir konu. Negatif ruh halimizi çocuklara yansıtmadan, onlara depremin de bir doğa olayı olduğunu ve deprem esnasında yapacaklarını öğretmeliyiz, doğru. Peki ama nasıl? Hakan Türkkuşu, çocuklara depremi anlatmamızı kolaylaştıracak bir yazı kaleme aldı.

Çocuğunuz depremde ne yapacağını biliyor mu?

“Hayır, bilmiyor çünkü̈ büyükler bile tam olarak ne yapacağını
bilmiyor” Gerçekçi bir soru ve ne yazık ki “acı” yanıtı….
Türkiye’nin, özellikle de İstanbul gibi nüfus yoğunluğunun zirveye ulaştığı pek
çok yerleşim fay hatlarının üzerinde, yanında ya da yakınında. Bunu herkes
biliyor. Fay hatlarındaki gerilim arttıkça sonuçlarının ne kadar yıkıcı olduğunu,
insanları yerinden sıçratan daha az şiddetli depremlerin tehlikeyi azalttığını da
bilmeyenimiz yok. Deprem olduğu akşam ekranları dolduran deprem uzmanları
farkında mısınız ne çok.
Herkes düdüklü çanta, bisküvili torba, birkaç pet şişe su ile depreme hazır
olduğunu sanıyor. Aynı insanlar deprem olduğunda da cep telefonlarının
hizmet dışı kalmasından trafiğin tıkanmasına, toplanılacak açık alanların
yokluğundan sığınılacak yer bulunamamasına kadar her şeye şaşıyor, her şeyi
eleştiriyor.
Şaşmamak lazım, deprem “öcü” gibi görüldükçe, kaçacak delik aramaktan
daha doğal ne olabilir. Büyüklerin çoğu doğanın onlarca olayından birinin
deprem olduğunu kavrayamamışken, deprem anında ne yapacağını bilmezken
çocukların ne yapacağını düşünen var mı? Ekranları işgal edenlerin ağzından
çocuklarla ilgili çıkan tek bir laf duydunuz mu? Veyahut kamu yöneticileri
çocuklar için herhangi bir açıklama yaptı mı? Okullar birbiri ardına “eğitime
uygun değildir” gerekçesiyle kapanırken öğretmenlere bu konuda bir eğitim
verildi mi?
“Evet” diyenler çok ama çookkk şanslı…
Keşke “evet” diyenler “hayır” diyenlerden çok olsaydı. Çevrenizi bir yoklayın,
“evet” diyen kaç kişi var ya da var mı? Büyük olasılıkla yok, varsa da pek az…
Eğer siz “evet” diyenlerden biriyseniz, çok ama çookkk şanslısınız. Çocuğunuz
da elbette.
“Hayır” diyenlerdenseniz, bundan sonrasını daha dikkatli okumanızı
öneriyoruz…

DEPREM BİR DOĞA OLAYIDIR

Deprem, her şeyden önce bir doğa olayı! Çocuklara önce deprem sarsıntısının
tıpkı yağmur ya da kar yağması gibi, rüzgarın esmesi gibi, güneşin parlaması
gibi bir doğa olayı olduğunu anlatın. Denizlerdeki dalgaları örnek verin, en
sakin denizlerde bile kopan fırtınaların ve yükselen dalgaların da doğanın birer
olayı olduğunu söyleyin. Yağan yağmurda ıslanmamak için nasıl kapalı yerlere
giriyorsak, esen rüzgardan veya fırtınadan nasıl korkmuyorsak, şimşek çakıp
gök gürlediğinde yanımızdakine sarılıyorsak, etrafımızı bembeyaz yapan
kardan daha kalın giyinerek nasıl korunuyorsak, parlayan güneşten korunmak
için nasıl gölge arıyorsak depremi de güvenli bir yere sığınarak ve en basit
önlemleri alarak atlatabiliriz.

HAVASIZ OLMAZ

İnsanın hayatta kalabilmek için havaya, suya ve yiyeceğe ihtiyacı var. Barınma
gereksinimi bunlardan sonra geliyor. Açlığa haftalarca dayanabilen insan, susuzluğa ise 5-6 gün bile dayanamıyor. Vücut kilo ve sıvı kaybettikçe önce organlarda kalıcı hasarlar baş gösteriyor, sonra da adım adım ölüme yaklaşıyor. Aynı insan en çok bir dakika havasız
kalabiliyor. Ciğerlerindeki havayı, daha doğrusu oksijeni tükettiğinde hayat da
bitmiş oluyor. Çocuklar havasızlıktan çok daha kısa sürede etkileniyor! Nefes alamamaları
ağlamalarına, ağlamaları da havayı daha fazla tüketmelerine yol açabiliyor.
Sarsıntı sırası ve sonrası etrafı kaplayan toz, küçüklerin ağız ve burunlarını
tıkadığında en istenmeyen an yaklaşıyor. Nefes almak için çabalarken daha çok
açtıkları ağız ve burunları daha fazla tozla doluyor…
Çocuğunuza üzerindeki t-shirt, pijama veya atleti burnuna kadar çekmesini
öğretin. Okul öncesi yaş gruplarındaki küçüklerin bile kolaylıkla yapabileceği
bu önlem, tozun ağız ve burunlarına dolmasını engelleyecektir.

Hakan Türkkuşu’nun Özel Yol Anaokulu’nda düzenlediği atölyeden bir kare.

GÖZLERİ BAĞLI EBE OLMAK

Sarsıntı ve yıkım anındaki tozlar çocukların gözleri için de tehdit oluşturur.
Etrafı kaplayan toz yüzünden etrafı görememe, büyük olasılıkla kesilen elektrik
yüzünden özellikle geceyse kapkaranlık bir çevre sadece çocuklar için değil
büyükler için de korkutucudur.
Çocuğunuza ağzını ve burnunu kapatmak için kullandığı t-shirt veya giysisini
gözlerini korumak için daha da yukarı çekebileceğini anlatın. Tıpkı oyundaki
ebe gibi bir süre etrafını göremeyeceğini ama her şey bitince gözlerini
açabileceğini hatırlatın.
Ağız, burun, göz ve elbette kafa! Çocukların kafalarını korumanın önemini
kavraması çok önemli. Kafaları korumaları için ellerini ve kollarını nasıl
kullanacaklarını gösterin, uygulama yaptırın. Giysilerinde kapüşon varsa bunu
kullanmalarının ne kadar işe yarayacağını anlatın. Yoksa da üzerlerinde ne
varsa kafasına geçirmesini söyleyin.
Ne yapacaklarını, nasıl yapacaklarını bıkıp usanmadan anlatın ve uygulama
yapmalarını sağlayın.

SIĞINILACAK YERLERİ KENDİ KEŞFETSİN

Deprem olduğunda çocuğunuz evde olmayabilir. Okulda da olmayabilir. Aile
büyüklerinin evlerinde de olmayabilir. Okul servisi veya toplu taşıma
araçlarında bile olmayabilir. Çocuğunuz herhangi bir yerde depreme
yakalanabilir. O yüzden deprem olunca şurası güvenli, burası emniyetli diye
ezberciliğe itmeyin. Araması ve bulması gerekenleri öğretin…
Tavandan gelecek tehdit kadar duvarlardan gelecek, devrilecek eşyaların da
büyük birer tehlike olduğunu bilmesini sağlayın.
Çökecek tavandan korunmak için “kendisinden büyük” ve “kendisinden ağır”
olan bir eşyanın yanına annesinin karnında yattığı (cenin pozisyonu) gibi
yatması gerektiğini öğretin. Üzerindeki giysi ile ağzını, burnunu ve gözlerini
kapattıktan sonra başını elleri arasına alarak ya da giysisinden yararlanarak en
etkili şekilde nasıl koruyabileceğini anlatın. Yatağındaysa yastığı bu
korunmada çok işine yarayacaktır. Güçlü ve sağlam ayakları olan masalar,
metal kapı kasaları da iyi birer korunaktır.
Binalarda en tehlikeli yerleri ise cam kenarları, balkonlar, merdivenler ve
asansörlerdir. Dışarıda ise elektrik direkleri, cephesi cam olan binalar, yağmur
giderleri ve mazgallar en riskli yerlerdir. Buralardan kesinlikle uzak
durulmalıdır.
Depreme uygun inşaa edilmemiş binalarda tavandan büyüklerden çok küçük
parçalar düşeceği için kafayı ve bedeni korumak daha zor olacaktır. Bu
durumda dizler mümkün olduğu kadar karna çekilmeli, bir anlamda hedef yani
beden küçültülmelidir.

HAREKETSİZ KALMANIN ÖNEMİ

Çocuğunuzun depremin tıpkı yağmur, rüzgar ya da güneş gibi doğanın bir
parçası olduğunu bilmesi panik yapmamasını sağlayacaktır. Sakin olması
sayesinde çırpınmayacak ya da üzerindekileri ayaklarıyla itmeyecek,
dolayısıyla daha büyük çöküntüleri de tetiklemeyecektir.
Sakin olması sayesinde oksijen tüketimini azaltacağı için kurtarıcıların kendine
ulaşmasını da daha uzun süre bekleyebilecektir.
Özetle;
– deprem bir doğa olayıdır, ne yapacağını bilmeyenler korkar.
– ne yapacağını bilen deprem sırasında ve sonrasında sakindir.
– ağzını, burnunu, gözünü ve kafasını korumak çok önemlidir.
– anlatılanları öğrenmek için öğrenilenin uygulanması gerekir.

Depremli günleri sağ salim atlatmanız dileğiyle…

Hakan Türkkuşu

Cevap yaz