Yükleniyor
Çocuğunuzun mizacına uygun ebeveynlik

Çocuğunuzun mizacına uygun ebeveynlik

Bebekliğin erken dönemlerinden itibaren kendini gösteren mizaç, çocuktan çocuğa duygu, davranış ve dikkat süreçlerinde değişiklik gösterebilir. Çocuğunuzun mizacını tanımak, onun duygusal gelişimini etkileyen ebeveynlik stratejilerini belirlemenize yardımcı olacaktır. Peki çocuğunuzun mizacına uygun ebeveynlik neler yapabilirsiniz?

Her çocuğun, kendine özgü bir kişiliği vardır. Daha birkaç haftalık olan farklı bebekleri gözlemlediğinizde hepsinin emme ritmi ve biçiminin, uykuya geçiş şekillerinin, aynı uyarana nasıl tepki verdiklerinin, sakinleşmeleri için ihtiyaç duydukları sürenin farklı olduğunu kolayca görebilirsiniz. Bazı bebekler daha sosyal ve yetişkinlerle olan etkileşimlerinde genellikle gülümserken, bazıları daha çekingen, dikkatli ve sakin olabilirler. Bazı bebeklerin de çok hareketli kıpır kıpır olduğu ve dikkatlerinin kolayca dağılabildiği görülürken bazıları aynı oyuncakla dakikalarca oynayabilmektedir. Benzer şekilde, parkta oynayan çocukları kısa süreliğine gözlemlediğinizde de bazı çocukların hızlı ve enerjiyle hareket ettiğini, bazılarının sakince oturarak oynadığını, bazılarının hemen arkadaş edinip gruplar halinde, bazılarının kendi başlarına olduğunu, kimisinin düştüğünde hemen ağladığı kimisinin kalkıp oyuna devam ettiği görülecektir.

Hiç bir çocuk aynı değildir! Her çocuğun ‘çevreye tepki verme şekli’ doğduğu andan itibaren farklıdır. Bu doğuştan gelen özelliklere mizaç denir. Mizaç, bebekliğin erken dönemlerinden itibaren gözlemlenebilen; duygu, davranış ve dikkat süreçlerindeki bireysel farklılıkları anlatır . Doğuştan gelen mizaç özellikleri, çevrenin yani sizin tutumunuzun da etkisiyle çocuğunuzun kişiliğini oluşturacaktır. Çocuğunuzun mizacını tanımak, onun duygusal gelişimini etkileyen ebeveynlik stratejilerini seçmenize yardımcı olur. Peki çocuğunuzun mizacını, nelere bakarak anlayabilirsiniz?

Rothbart modeline göre…

Günümüzde en çok kabul gören mizaç modeli olan Rothbart modeline göre, çocuğun mizacını belirleyen özellikler 6 grupta toplanmıştır:

1. Çocuğun aktivite düzeyi: hareketli ya da az hareketli olması
2. Çocuğun dikkat süresi ve sürekliliği
3. Çocuğun yeni uyaranlara, kişi ve durumlara karşı gösterdiği stres ve temkinlilik düzeyi: yeni kişilere durumlara merakla hemen yaklaşıyor mu ya da tersine uzaklaşıyor mu
4. Çocuğun istekleri engellendiğinde mızmızlanma, ağlama ve stresinin boyutu
5. Çocuğun mutluluk ve hoşnutluğunu ifade etme sıklığı: genellikle neşeli ve gülümsüyor mu?
6. Çocuğun öz-düzenleme yani kendini sakinleştirebilme yeteneğini ne kadar kullanabildiği.

Sizin çocuğunuz bu özellikler bakımından yelpazenin neresinde yer alıyor? Çocuğunuzun mizacı sizi nasıl etkiliyor? Hem çocuğunuza hem kendinize yardımcı olmak için neler yapabilirsiniz?

Öncelikle, doğru ya da yanlış, daha iyi ya da daha kötü mizaç yoktur. Mizaç, çocuğunuzun seçtiği bir şey olmadığı gibi, sizin ebeveynliğinizin ‘yarattığı’ bir şey de değildir. Çocuğunuzun sosyal ve duygusal gelişimi için, ve tabii sizin anne-baba olmaktan duyduğunuz tatmin için de önemli olan, çocuğunuzun mizacı ile sizin ebeveyn özelliklerinizin bir uyum içinde olmasıdır.

‘Uyum iyiliği’ modeli, çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminde esas belirleyicinin, çocuğun mizacı ile ebeveynin ebeveynlik özellikleri arasındaki uyum olduğunu söyler. Bu göründüğü kadar kolay değildir. Örneğin sizin genellikle sakin, daha az hareketli ve temkinli bir mizacınız varsa; hareketli, oradan oraya koşturan, yeni şeylere ve kişilere meraklı bir çocuk sizi yorabilir. Ya da siz hareketli ve dışa dönük bir kişiyseniz, yavaş ısınan, zamana ihtiyacı olan çocuğunuza sizi yavaşlattığı için, ya da sosyal ortamlarda sizi engellediği için içten içe kızabilirsiniz, sabrınız taşabilir. Ya da ‘sulugözlü, mızmız’ çocuğunuz, sizi hayalkırıklığına uğratabilir.

Çok tepkisel bir çocuk veya çok utangaç ve yavaş ısınan bir çocuk sahibi ebeveynler, bu çocukların ebeveyni olmanın zaman zaman zorlayıcı olabileceğini size söyleyecektir. Ancak, çocuklar adapte olabilir. Bir çocuğun davranışı ve dünyaya yaklaşımı, deneyimleriyle ve özellikle de sizinle olan etkileşimleriyle şekillenip değişebilir. Araştırmalar, çocuğun mizacı başlangıçta ne kadar zor olursa olsun, çocuğununun farklı ihtiyaçlarına duyarlı ebeveynler tarafından yetiştirilen çocukların, büyüdüklerinde sosyal duygusal gelişimlerinde bir sıkıntı olmadığını ya da davranış problemi yaşamadıklarını göstermektedir.

Rothbart modeline göre
Çocuğunuzun mizacı sizi nasıl etkiliyor? Hem çocuğunuza hem kendinize yardımcı olmak için neler yapabilirsiniz?

Çocuğunuzun mizacına uyum sağlamak için neler yapabilirsiniz?

Öncelikle, çocuğunuzdan beklentilerinizi gözden geçirmenizde fayda var. Çoğu zaman ebeveynler ‘hayallerindeki çocuk’ ile ‘gerçek’ çocuklarının birbirinden ne kadar farklı olduğunu göremiyorlar ve hayallerindeki çocuğu bırakıp gerçek çocuğa uyum sağlamakta zorlanabiliyorlar. Böyle bir zorluk yaşıyorsanız, çocuğunuza, kendinizin ve beklentilerinizin doğrudan aynısıymış gibi bakmak yerine, çocuğunuzu kendine has özellikleri olan farklı bir birey olarak görmeye çalışın. Çocuğunuzun ihtiyaçlarını nesnel bir gözle görebilirseniz, ona yardımcı olmak için ebeveynlik tarzınızı bu ihtiyaçları karşılamak üzere uyarlayabilirsiniz.

Örneğin, hayalleriniz sakin ve düzenli rutinleri olan bir çocuğunuzun olmasıydı ve kendinizi çocuğunuza masal kitabı okurken hayal ediyordunuz. Ancak çocuğunuz çok hareketli, masal bitene kadar yerinde sakince oturamıyor ve dikkati başka şeylere kayıyorsa, eski hayallerinizi, çocuğunuzla evde yakalamaca oynamak fikriyle değiştirebilirsiniz. Ya da tam tersi, birlikte futbol oynamayı hayal ettiğiniz çocuğunuz, ürkek ve utangaç mizaçlıysa, onunla sakin bir yapboz oyunu oynamayı deneyebilirsiniz. Çocuğunuzun mizacına uygun ortamı yaratmak, mizacını değiştirmeye çalışmaktan, çocuğunuzu da kendinizi de zorlamaktan inanın sizin için de daha kolay olacaktır. Deneye yanıla ikinizin de keyif aldığı durumlar yaratmak mümkün.

Çocuğunuz yeni durumlarda rahat hissetmek için zamana ve sakinleştirilmeye ihtiyacı olan bir çocuksa, ona yeterli zamanı verin, alışması için yardımcı olun. Ebeveynler yeterince duyarlı ve yardımcı olduğunda çocuklar yeni durumlarda daha iyi ve rahat olabilirler. Gerekirse çocuğunuzun öğretmenine, bakıcısına çocuğunuzun mizacını anlatın ve onların da duyarlı olmasını sağlayın. Örneğin evden ya da okuldan çıkacakken, çocuğunuzun o an yaptığı şeyi bitirmesine yardımcı olmak için birkaç dakika harcamayı tercih edebilirsiniz, böylece sonradan çıkacak krizi önlemiş olursunuz. Bu tür çocukların plan ve program ihtiyacı diğer çocuklara oranla daha fazladır. Günlük rutinlerini aksatmamaya, olacak değişimleri önceden anlatmaya daha fazla gayret edebilirsiniz.

Ürkek, çekingen, utangaç mizaca sahip çocuklar genel olarak diğer çocuklara göre duygularını ifade ve idare etmekte çok daha fazla zorlanıyorlar. Çocuğunuz böyleyse, onunla sakin bir ses tonuyla konuşun, anlatmasına teşvik edin, ‘kendi başına halletmesini’ beklemeyin, duygularını düzenleme konusunda ona yardımcı olun.

Çocuğunuz genellikle durgun ve hareketsizse; mutluluk ve hoşnutluk duygularını diğer çocuklar kadar çok yaşamıyor ve ifade etmiyorsa, siz çocuğunuzu heyecanlandıracak, hareketlendirecek ve keyif verecek oyunlar yaratabilirsiniz. Çocuğunuzu dünyayı keşfetmeye, sizinle oyun oynamanın ne kadar keyifli bir şey olduğuna teşvik edebilirsiniz.

Meraklı ve fazla hareketli bir çocuğa, daha fazla zaman ve mekan sağlamak, daha fazla göz kulak olmak gerekir. Bu çocukların dikkat süreleri de genellikle diğer çocuklardan daha az olur. Çocuğunuz böyleyse, muhtemelen sizin diğer anne-babalara nazaran daha sabırlı ve yaratıcı olmanız gerekiyordur. Yorulduğunuz ya da kaygılandığınız anlarda, çocuğunuzu size uymaya zorlamaktansa, başkalarından size yardım etmesini isteyin. Çocuğa göz kulak olması için eşinizi, annenizi, komşunuzu ya da arkadaşlarınızı devreye sokabilir, siz dinlenmek için kendinize zaman ayırabilirsiniz.

Çocukların mizaç özellikleri ne kadar zorlayıcı olursa olsun, önemli olan bunların çocuğun suçu olmadığını anlamak, ve çocuğunuzu olduğu gibi kabullenmektir. Kabullenici, duyarlı ve destekleyici bir tutum sergilemek, ebeveyn-çocuk arasında güvenli bir bağlanma ilişkisi oluşmasını sağlar. Bu da, çocuğunuzun en önemli duygusal ihtiyacıdır.

Cevap yaz