- İstatistikler: 0
- Yayınlandı: 5 Şubat 2018
Çocuklarda uyku terörü
Çocuğunuzun uyuduktan sonra aniden başlayan bilinçsiz çığlıkları ve kontrol edilemez hareketlerine şahit olduysanız bu uyku terörü için bir işaret olabilir. Uyku terörünün yeterince tanınmaması ve geçiştirilmesi durumunda çok önemli bir sağlık sorununu görmezden geliyor olabilirsiniz.
Uyku terörü, gece terörü ya da gece korkusu olarak da bilinir. Rüyadan bağırarak uyanmak, uykuda korkarak uyanmak, derin uykudan uyandırmadan çığlık, korku ve çırpınma nöbetine sebep olan bir parasomni çeşididir. Bir uyku bozukluğu sınıfı olan parasomni, farklı uyku evrelerinde ortaya çıkan, motor aktivitelerle şekillenen ve uyku bozukluğu olarak tanımlanan uyku hastalıkları için tamamına verilen isimdir.
En sık 3-12 yaş arası çocuklarda görülen gece terörünün oluşma sebebi kesin olarak bilinmiyor ancak genetik etkenler uyku terörüne yatkınlığa sebep olabiliyor. Eğer ortamda tetikleyici etmenler varsa ortaya çıkıp sürekli hale gelebiliyor.
Genetiğin yanısıra stres (aile veya arkadaşlarla çatışma, okul başarısında düşüş, yeni bir kardeş gibi), bazı uyku hastalıkları (horlama, uyku apnesi), epilepsi, aşırı yorgunluk, ateş, sinir sistemine etkili bir ilaç veya günlük yaşamda değişiklik gibi faktörler gece terörü yaşanma olasılığını artırıyor.
Gece geçirilen epilepsinin uyku terörüyle akrabalığı var. Gece epilepsi geçiren çocuklar uyku terörü yaşayabiliyor ya da tam tersi, uyku terörü yaşayan çocuklar gece epilepsi geçirebiliyor. Belirtilerini birbirinden ayırt etmek neredeyse imkânsız olduğu için ilgili doktorun muayenesi ve teşhisi gerekiyor.
Uyku terörünü nasıl tanıyacaksınız?
Bir diğer parasomni çeşidi olan kabusla benzerlik taşısalar da gece terörü, atak sonrası olayı hatırlamama, problemin gerçekleştiği uyku evresinin farklılığı ve yardım çabasını cevapsız bırakmasıyla kabustan ayrılıyor.
Uyku teröründe, çocuk uykuya daldıktan yaklaşık 90 dakika sonra aniden yatakta doğrulmayla başlar. Yüzünde korku ifadesi (gözleri tamamen açık olarak), kızarma, aşırı terleme, çarpıntı ve sık nefes alma verme gibi belirtilerle birlikte ani çığlık, ağlama, bağırma ve iniltiler görülür. Devamında şiddet, kontrolsüzce çırpınma, el kol hareketleri, yataktan çıkma, koşma gibi yaralanmalara sebep olabilecek hareketler görülebilir. Bu esnada çocuğu uyandırmak çok zordur, sizi duymaz ve telkinlerinize cevap veremez. Atak süresi değişkendir; 1-2 dakikada bitebilir ya da 20 dakikaya kadar devam edebilir. Sonunda çocuk tam olarak uyanmadan sakinleşir ve yeniden uykuya dalar. Uyandığındaysa yaşadığı olayı hatırlamaz.
Aileler nasıl davranmalı?
Çocuğun geçirdiği atak aile için gürültülü ve korkutucudur. Ancak ailenin çocuğu sakinleştirebilmesi ve atak boyunca zarar görmemesi için önce kendilerinin sakin ve soğukkanlı olması gerekir. Her şeyden önemlisi çocuk kesinlikle uyandırılmamalıdır. Çocukta endişe ve korku yaratacak yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Ellerini tutmak, sarılmak ya da kucaklamak mümkün olmayabilir, bu durumda zorlanmaması gerekir. Bunun geçici olduğunu ve biteceğini bilerek sabırla çocuğun yanında bulunulması, çocuğu yalnız bırakmadan kendine zarar vermesi durumunda müdahale edilebilmesi önemlidir. Bağırmak, sarsmak veya kendine gelmesi için tokatlamak yardımcı olmaz, sadece süreyi uzatır. Olası bir atakta çocuğun darbe almasını veya yaralanmasını önlemek için yatak odası güvenliği sağlanmalıdır. Sert, sivri ve yüksek zeminlerde yapılacak düzenlemeler çocuğu koruyacaktır. Ertesi gün hatırlamadığı bir ataktan bahsetmek çocuğu endişelendirebilir. Fakat kendisini endişelendiren veya farklı hissettiren bir durum olup olmadığı uygun bir dille sorulabilir.
Tedavi için nasıl bir yol izlenmeli?
Ataklar nadiren oluşuyorsa aileler, doktora başvurmadan önce programlandırılmış uyandırma yöntemini uygulayarak çocuklarını gözlemleyebilirler. Uykuya dalan çocuğun tuvalete gitme ya da su içme bahanesiyle, gece terörünün gözlemlendiği derin uyku safhasına girmeden önce uyandırılması iyileşmeye katkı sağlayabiliyor.
Ancak atakların sıklaşarak artması durumunda gecikmeden bir psikiyatri ya da nöroloji uzmanıyla görüşülmelidir. Yapılacak tetkiklerin sonucuna göre doktor gerekli yönlendirmeyi yapacaktır. Ataklara neden olabilecek psikiyatrik bir hastalığın varlığında problemin ilaç kullanmadan terapi ve uygulamalarla atlatılması mümkündür. Diğer yandan tetikleyici bir uyku hastalığı veya epilepsinin varlığı kesinleşirse ilaç tedavilerine başvurulması uygun görülebilir.
Uyku terörü ile kabus ayrımında bilinmesi gerekenler
1. Uyku terörü, atak ya da nöbet olarak anılan, çocuğun derin uykusundan uyanmadan, bilinçsizce ve korku içinde bağırarak çırpınma halidir. Kabus ise, bir nöbet hali olmadan çocuğun uykudan korkmuş (belki ağlayarak ve çığlık atarak) uyandığı ve bilincinin yerinde olduğu rahatsız edici, yoğun rüyadır.
2. Uyku terörüyle kabusun uyku içindeki zamanlaması birbirinden farklıdır. Uyku süresini ikiye bö-lersek, uyku terörü derin uykunun yaşandığı ilk bölümde, kabus ise daha hafif uykunun ya-şandığı ikinci bölümde yaşanır.
3. Uyku teröründe çocuk sizi duymaz ve size tepki veremez. Atak süresince bilinçsizdir, aslında hala uyku halindedir. Süre değişkendir, birkaç dakika ile 20 dakika arasında sürebilir. Bittiğindeyse hiçbir şey olmamış gibi yeniden uykuya döner ve uyandığında olanları hatırlamaz. Kabus, çocuğun tamamen uyanmasıyla sona erer ve bilinci tamamen yerindedir. Uyandıktan sonra yeniden uykuya dönebilir. Gördüklerini hatırlar, hatırlamasa bile gördüklerinin gerçek olmadığını, sadece rüya olduğunu anlar.
4. Uyku terörünün sebepleri çeşitlilik gösterir. Genetik yatkınlık, epilepsi, uyku hastalıkları, ateş, stres, aşırı yorgunluk veya yeni bir ilaç gibi etkenlerden dolayı görülebilir. Kabusun sebepleri ise daha çok stres ağırlıklıdır. Hayatında olan büyük veya küçük değişiklikler, uykudan önce gördüğü bir resim, okuduğu bir masal, etrafından duyduğu bir hikaye, ateş ve aşırı yorgunluk ile tetiklenebilir.
5. Uyku terörü yaşayan çocuk uyanamaz, bilinçsizdir ve telkinlere cevap veremez. Atak süresince çocuğun kendine zarar verme tehlikesi bulunur ve güvenliği için ailenin çocukla birlikte olması gerekmektedir. Kabus gören ve korku içinde uyanan çocuk rahatlamak için ailesini yanında arasa da zaman içinde kendi kendine uyumayı öğrenir. Çocuğun kendine zarar verme tehlikesi bulunmaz.
6. Uyku terörü tedavisi doktorun yönlendirmesiyle bir nörolog veya psikolog kontrolünde gerçekleşir. Kabus tedavi gerektirmez, ancak süreklilik durumunda sebebi çocukla iletişim kurularak anlaşılmalı, gerekirse bir doktordan yardım alınmalıdır.
Gece Boyunca Uyumak kitabının yazarı uyku uzmanı Jodi A. Mindell’e göre uyku terörü ve kabus görmek arasındaki farkı anlamanın en iyi yolu olayın ertesi günü ailenin kendisine kimin daha yorgun ve üzgün olduğunu sorması. Eğer çocuk huzursuz olan çocuksa, yaşadığı şey kabustur. Ancak huzursuz olan aileyse, yaşadığı şey uyku terörüdür. Uyku terörünün etkisi, çocuğunu izleyen aile için daha büyük ve uzun sürelidir.