- İstatistikler: 0
- Yayınlandı: 6 Mayıs 2018
Bebeklik dönemi korkuları
Bebeğinizin yeni tanıştığı dünyamızla uyum sağlama sürecinde, tıpkı bizim gibi duygu durumları değişmekte. Bu ara bana çok düşkün kucağımdan hiç inmiyor, odadan çıksam ağlama krizine giriyor diyorsanız bebeğiniz 0-18 ay bebeklik dönemi korkuları yaşıyor olabilir.
Bebekler dünyaya gözlerini açtıklarında duygusal yaşamları yalnızca iki durumdan oluşur: hoş olan hisleri devam ettirmeyi istemek ve hoş olmayan acı verici deneyimden kaçınmak. Sonraki aylarda bu iki temel durum; mutluluk, ilgi, şaşırma, öfke, iğrenme, korku gibi “temel duygular” olarak ayrı ayrı yaşantılanırlar. Bunlar her insanda, yaşamın ilk aylarında ortaya çıkar ve hayati önem taşırlar. Örneğin, bakıma muhtaç bir bebek; ağlayarak, bakım verenlerine “şu anda canım yanıyor, beni bu durumdan kurtar” mesajı veriyor olabilir.
Suçluluk, utanç, kıskançlık, gurur gibi duygular ise “öz bilinçli duygular” olarak adlandırılırlar. Bunlar daha yüksek düzey duygulardır ve ileriki evrelerde, bebeğin benlik bilinci geliştikçe ortaya çıkar.
Bebeklerde Yabancı ve Ayrılık Korkusu
Anne-babalar ilk günden itibaren bebeklerinin nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını ve ilettiği mesajları anlayabilmek için bebeğin duygularını okumaya çalışır. Dikkatli bir ebeveyn çoğu zaman bu konuda oldukça başarılıdır. Ancak konu “bir anda ortaya çıkan korkular”ı anlamlandırmak olduğunda, durum o kadar da kolay değildir. Bebekler dünyadaki ilk 1,5 yılında iki önemli konuda kaygı, korku yaşarlar: Yabancı korkusu ve ayrılık korkusu…
Yabancı Korkusu
Daha geçen hafta sokaktaki yabancılara gülücükler atan bebeğiniz, bir anda odaya bir yabancı girdiğinde çığlık çığlığa ağlamaya başlayabilir. Bu, 6-9 ay civarında neredeyse her bebekte gelişen “yabancı anksiyetesi” dir. Bu dönemde bebekler yabancılara veya yabancıların bulunduğu ortamlara ağlayarak tepki verebilirler. Bu, bebek için hayati ve son derece normal bir tepkidir. Çünkü bebekler bu dönemde gelişimsel olarak tanıdıkları şeyler ile tanımadıkları şeyleri ayırt edebilmeye başlarlar. Tanıdık olmayan bir yüz ya da ortam, bebek için bakım vereninden uzak olduğuna, ya da doğal bir tehlikenin varlığına dair bir ipucu anlamına gelebilir. Aynı zamanda bebek herkese güvenmek yerine, kendisine bakan, kendisine zarar verme ihtimali olmayacak kişileri ayırt edebiliyordur, nelere ve kimlere yaklaşabileceğini bilebilir hale gelmiştir. Dolayısıyla bebeklik dönemi korkuları arasında yer alan bu korkunun, tehlikelere karşı hayatta kalmaya yönelik bir işlevi vardır.
Yabancı korkusu, çoğu zaman geçicidir ancak bebeğinizin bu dönemi daha kolay atlatabilmesi ve bu korkunun izlerinin ileriki dönemlere taşınmaması için ona yardımcı olabilirsiniz.
- Öncelikle bebeğinizin korkusunu küçümsemeyin, “bunda korkacak ne var, X teyzen işte’ diyerek bebeğinizi bu korkuyla yalnız bırakmayın. Ortama bebeğiniz için yabancı olan biri girdiğinde, o kişiyi gülümseyerek, pozitif bir ses tonuyla bebeğinize tanıtın. Sizin bu kişilere dostça yaklaşmanız bebeğinizi de rahatlatacaktır.
- Yabancıların olduğu ortamlarda bebeğinize yakın olun, yalnız bırakmamaya çalışın.
- Onu rahatlatacağını bildiğiniz sevdiği bir oyuncağı da destek alması için bebeğinize verebilirsiniz. Bu dönemde tanıdık nesneler bebekler için çokça tutunacak bir dal olarak algılanırlar.
- Yeni kişilerin bebeğinize sakin yaklaşmaları, yüksek sesle ve sertçe sevmemeleri yönünde kibarca uyarabilirsiniz.
Bebeğinizi bu korkusunu aşması için zorlamayın, zamanı geldiğinde yavaş yavaş azalacağını ve geçeceğini bilmek sizi de rahatlatacaktır. Aşırı umursamaz, ya da aşırı kaygılı olmanız bebekteki korkuların gereğinden fazla uzamasına veya artmasına yol açabilir.
Ayrılık korkusu
Bebeğin ortalama 10’uncu ayından itibaren gelişmeye başlayan ve 13 ile 18 aylar civarında en yoğun şekliyle yaşanan bir diğer korku ise “ayrılık korkusudur”. Bu dönemde bebek, gelişimin doğal süreci içerisinde annesine her zamankinden daha yakın olmaya ihtiyaç duymakta, onun yanında olmadığı zamanlarda kaygı tepkileri göstermektedir. Bu dönemde bebek annenin yokluğuna tahammülsüzdür, anneye adeta yapışır, onu gözünün önünden ayırmak istemez. Anneler için -özellikle çalışan anneler için- de epey zorlayıcı olan bu korkunun da tüm temel duygularda olduğu gibi, bir işlevi vardır. Artık emeklemeye ve yürümeye başlayan bebekler etraflarını, dünyayı keşfetmek için heyecan duyarlar. Ayrılık korkusu onların bu heyecan ve merakını güvenli sınırlar içinde tutarak aslında bebeği anneden uzaklaşma ve kaybolma tehlikesinden korur. Bebeğin keşif arzusu aynı zamanda korku da verir ve bebek gerektiğinde anneye geri dönebilmek için annenin yakınında olduğuna emin olmak ister. Uzakta ilgisini çeken bir oyuncağa erişmek için koşar adım giden bir bebeğin ara ara dönüp annesinin orada olup olmadığını kontrol ettiğine çok sık tanık oluruz. Yabancı korkusunda olduğu gibi, yoğun ayrılık korkusu da çoğu zaman geçicidir.
Ancak ayrılık korkusu, yaşamımız boyunca bizi takip edecek korkulardan bir tanesidir. Bu korku bebeklikte anneden somut olarak ayrı düşmekten duyulan kaygı olarak yaşanırken, yetişkinlik döneminde sevdiğimiz birinden ayrılma korkusu, terk edilme korkusu, yalnız kalma korkusu gibi farklı şekillerde deneyimlenir. Anneden ayrılma ve özerkleşme, bir bebeğin ruhsal gelişiminin en önemli aşamalarından biridir, etkileri tüm yaşam boyunca devam eder. Bu yüzden, bebeğinizin bu dönemi rahat ve güven duygusuyla atlatabilmesi çok önemlidir. Elbette ki bebeğinizin sizden ayrı kalması gereken durumların olması kaçınılmazdır. Çalışan anneler bu dönemde işlerine geri dönmektedirler, çalışmıyorsanız bile bebeğinizi birkaç saatliğine başkasına bırakmak zorunda kaldığınız zamanlar olabilir.
Bebeğinizin ayrılık korkusuna nasıl yardımcı olabilirsiniz?
- Sadece çocuğunuzun ayrılığa hazırlanması değil, sizin de hazırlamanız önemlidir. Bebeklerini ağlar durumda bırakıp gitmek annelerin suçluluk hissetmesine sebep olabilir. Çoğunlukla ebeveynler bu suçluluk duygusunu telafi etmek adına fazla taviz verme, her istediğini yapma eğiliminde olurlar. Ancak unutulmamalıdır ki çocuğunuza kurallar ve sınırlar koymak, ilişkiyi doğal akışında götürmek çocuğunuzun kendini güvende hissetmesi için gereklidir.
- Bebeğinizin sizden biraz uzaklaşmasına, ayrışmasına ve dünyayı keşfetmesine izin verin. Ancak, bunu yapabiliyor olması büyüdüğü ve özerkleştiği anlamına gelmez. Hala size dönmeye ve orada olduğunuzu bilmeye ihtiyacı var, döndüğünde onu reddetmeyin.
- Bebeğinizle bir süre ayrı kalmanız gerektiğinde, siz kendi duygularınızla baş ettikten sonra, çocuğunuza bu ayrılığı anlatın. Özellikle uzun süreli ayrılıklardan önce basit kelimelerle ve olumlu bir ses tonuyla ne kadar süreyle ayrı kalacağınızı, neden gittiğinizi ve mutlaka geri döneceğinizi söyleyin. Özellikle bu dönemde ‘bebek görmeden kaçayım’ gibi davranışlar bebeğinizde olumsuz etkiler bırakabilir.
- Yanına size ait ya da sizi hatırlatan bir obje verebilirsiniz. Bebeğinize bakacak kişi gün içinde bebeğinize sizden bahsedebilir ya da siz telefonla arayıp sesinizi dinletebilirsiniz.
- Döndüğünüzde bebeğinizde çelişen davranışlar ve duygular gözleyebilirsiniz. Sevinçle karşılamak da, uzak durmak da, öfke göstermek de, yapışıp bırakmak istememek de bir bebek için doğal davranışlardır. Bunları reddedilme, saldırı ya da geri çekilme olarak algılamayın. Siz onu görmekten dolayı sevindiğinizi onu özlediğinizi söyleyin.
Tüm bunları yapmak, bu dönemi kolaylaştırabilir ancak anneden ayrılmanın küçük bir çocuk için baş etmekte zorlandığı bir deneyim olduğunu unutmayın ve çocuğunuz büyüyene kadar uzun süreli ayrılıkların yaşanmamasına özen gösterin.